7
Ara
2012
0

Şehirlerimizin sorunları.II

İkinci Bölüm

Kontrollü gelişen şehir dediğimiz de ilk akla gelen düzgün yapılanması, ferah sokakları, temiz havası, yeşil alanları olan bir mekân gelir aklımıza. Oysaki Trafik sıkışıklığı, çarpık yapılaşma, hava kirliliği, yeşile hasret olanlar, oyun oynayacak mekân bulamayan çocuklar ve benzeri olumsuzlukların kol gezdiği yerler geliyorsa, buna da kontrolsüz ve aşırı şehirleşme diyebiliriz.

Yaklaşık otuz yıldan bu yana köyden şehre yoğun bir göç olayı yaşanmıştır. Bu göç olayında büyük şehirler başta olmak üzere, bütün şehirler büyüklükleri oranında nasibini almışlardır. Dolayısıyla bu şehirlerin şekli seması değişmiştir.

Aşırı ve kontrolsüz gelişmeleri sonucunda bir takım sorunları da beraberinde getirmiştir. İşsizlik, güvenlik, Eğitim, sağlık gibi sorunlar doğmuştur. Bu şehrin sorunlarını önceki alışkanlıklarla çözmek mümkün değildir.

Köyden şehre göç eden insanlar, kültürlerini yaşatmak, yaşamak, sosyal anlamda dağılmamak, psikolojik açıdan etkilenmeme ve yabancılaşmamak adına, kendi hemşeri vakıf ve derneklerinin çatısı altında toplanmaktadırlar. Bu hemşeri derneklerimiz sadece hemşerilerinin öbekleştiği yer değil, aynı zamanda o şehrin sorunları karşısında daha modernize olmuş vizyonlarını da belirlemelidir.

İçine kapanık, sadece kendi söyleyen, kendi konuşan, kendi dinleyen değil, bulundukları şehrin her kesimine açılarak şehrin sorunlarıyla ilgili aktif rol almalıdırlar. Hemşerilerinin zor günlerinde, ellerinden, tutan, onlara her türlü maddi ve manevi yardımı yapan, toplumsal barışa katkı sağlayan, sosyal dayanışmaya büyük katkısı olan, bireylerin toplumla bütünleşmesini sağlayan hemşeri derneklerimiz, bulundukları şehrin yönetiminde yerel bazda alınacak olan kararlarda da yer almalıdır. Burada bende varım diyebilmelidir. Yerel yönetimler tarafından da yer verilmelidir. Yani o şehrin devlet kurumları, belediyeler ve sivil toplum kuruluşların birlikte alacak oldukları kararlara, halkın katılımını sağlamakla ancak çözülebilir.

Yani yerel yönetim anlayışının geliştirilmesi ve zenginleştirilmesiyle bu sorunları çok daha rahatlıkla çözülebileceği muhakkaktır. Köyden şehre çalışmak için gelen insanlarımızın iş bulamayınca, şehrin imkânlarından yararlanamayınca, burada yaşayan insanlar eşit bir şekilde bir yaşam ortamı bulamayınca doğal ve kültürel özelliklerinden de yararlanamayınca, insanlarda şehre karşı bir yabancılaşma olacaktır.

Değer yargılarından hızla uzaklaşmaları sonucunda da o şehre karşı bir öfke duyacaktır. Fırsat buldukça da o şehirdeki kuralları çiğneme ve kurallara uymama gibi bir alışkanlıklar oluşacaktır. Bu tür alışkanlıkların oluşmaması için yerel yönetim anlayışının geliştirilmesi ve daha çok zenginleştirilmesi gerekir. Devamı gelecek sayıda. 28.01.2009